İHSAN OKTAY ANAR, EFRASİYAB’IN HİKAYELERİ
Çok uzak zamanlarda değil, günümüzün otuz, bilemediniz elli yıl öncesinde,
üstelik hep “ülkemizde” geçiyor Efrâsiyâb’ın Hikâyeleri. Ancak... Sanki o zamanlardan ve o mekânlardan değil de, başka zaman ve mekânlardan, hatta başka dillerden aşina olduğumuz hikâyeler... Yani, Puslu Kıtalar Atlası’nı ve Kitab-ül Hiyel’i okumuş olanların tahmin edebilecekleri gibi, üzerine söz söylemesi zor, “içine dalması” keyif verici kitaplardan: Estetikle oyunun, mizahla felsefenin, tarihle mistisizmin edebî bir buluşması.
“ Hakikaten o zamanın kasabalarında, kadınların mutfakları adamakıllı esrarengiz mekânlardı. Çünkü eğer lezzeti varsa, bir yemeğin muhakkak bir püf noktası, bir sırrının da olması gerektiğine inanılırdı. Bu sır elâleme duyurulmaz, yemeğin tarifini isteyenlere malzeme eksik söylenir, böylece esrar, tıpkı zülfikârın sırrı gibi nineden anaya,nihayet kız toruna intikal eder, bu sayede de yediden yetmişe bütün aile kadınlarının kıvanç ve iftihar vesilesi olarak sürer giderdi. “
İhsan Oktay Anar,Efrasiyab’ın Hikayeleri
TASARIM BECERİ ATÖLYELERİ TESPİT ANKETİ
30/09/2020
Yaşam Becerisi: Limonata Yapalım
23/05/2020
Günün Deneyi: Balonla Basınç Deneyi
23/05/2020
Günün Filmi: Dağ 2
23/05/2020
Günün Masalı: Kibirli Gül
23/05/2020