ANLIK İLETİŞİM GRUPLARIMIZA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bunları Biliyor Musunuz? Piyano Nasıl Yapılır?


Kuyruklu Yıldızlar

Kuyruklu yıldızlar, sıradan göktaşlarından farklı olmayan birkaç kilometre çapında basit gök cisimleri aslında. Ancak, göktaşlarının aksine, parlak renklere ve uzun kuyruklara sahipler. Bunun nedeni; kuyruklu yıldızı oluşturan “göktaşının”, kaya ve metal ile beraber; bol miktarda su, azot, metan veya karbondioksit buzu içermesi ve Güneş’e yaklaştıkça tüm bu buzların buharlaşarak göktaşının çevresini sarıp, gidiş yönünün aksine bir kuyruk oluşturması. 

Aşırı eliptik yörüngelere sahip olan kuyruklu yıldızlar, kimi zamanlarda Güneş’e ısınıp buharlaşmaya başlayacak kadar yaklaşırken, dolanım süresinin büyük çoğunluğunda ise Güneş’ten uzak, sıcaklığın -140/-240 santigrat derece arasında gezindiği Kuiper kuşağı ve ötesindeki dondurucu bölgelerde yer alırlar. Kimi zaman da, bir yıldızın yakınımızdan geçişi nedeniyle, Güneş Sistemi’ni bir çepeçevre saran Oort Bulutu‘ndaki stabil yörüngelerinden koparak sistemimizin içlerine doğru yol almaya başlarlar.  

Halley Kuyrukluyıldızı’nın yörüngesi ve yıllar içerisinde bulunacağı konumlar. Halley, 76 yıllık bir yörünge dönemine sahiptir ve her 76 yılda bir İç Güneş Sistemi’ne girerek ısınır ve çıplak gözle dahi görülebilen muhteşem kuyruğu ile Dünya’nın yakınından geçer.

Sıcaklığın bu kadar düşük olduğu bir bölgede, sadece su değil, bizim gaz olarak bildiğimiz maddeler de donarlar. Öyle ki, Dünya atmosferinin büyük çoğunluğunu oluşturan azot gazı -210 santigrat dereceden soğuk ortamda buz halinde bulunur. Karbondioksit’in buz haline gelmesi için sadece -78 santigrat derece yeterlidir.

Bir kuyruklu yıldız, Neptün‘ün ötesindeki yörüngesinden Güneş Sistemi’nin içlerine doğru ilerledikçe ısınmaya başlar. Sıcaklık, Satürn’ün yörüngesinde -180 santigrat derecelere kadar yükselmiştir. Bir kuyruklu yıldız üzerindeki “azot buzu” için bu sıcaklık o kadar yüksektir ki, azot buzu aniden sıvılaşıp kaynamaya ve buharlaşmaya başlar. Kaynayarak buharlaşan azot gazı kuyruklu yıldızın yüzeyindeki toz ve diğer cisimlerle birlikte kuvvetle dışarı doğru püskürerek Güneş’in aksi yönünde bir kuyruk oluşturur. Güneş ışığı bu kuyruktaki toz ve gaz moleküllerinden yansıyarak o çok iyi bildiğimiz parlak gösterişli kuyruklu yıldız görüntüsünü meydana getirir.

Azot buzunun başına gelenin bir benzeri, Mars yörüngesine kadar ulaşan kuyruklu yıldızımız üzerindeki karbondioksit buzunun da başına gelir. Sıcaklık artık karbondioksitin buharlaşması için yeterli hale gelmiştir ve bu buzlar da hızla buharlaşarak kuyruklu yıldızımızın kuyruğuna katkıda bulunurlar.

Kuyruklu yıldızların içerdiği “su buzu dahil” bu buzlar, milyarlarca yıl önce çarpışmaların çok daha yoğun olduğu dönemlerde gezegenimizin suya kavuşmasını sağlamıştır. Hatta kimi bilimcilere göre, kuyruklu yıldızların üzerindeki organik ve yaşam için gerekli inorganik maddeler sayesinde yeryüzünde yaşamın ortaya çıkması mümkün olmuştur.

Dünyamız bundan 3,5 milyar yıl kadar önce çok yoğun bir meteor ve kuyrukluyıldız bombardımanına maruz kalmış, bugünkü suyumuzun büyük bölümüne bu sayede kavuşmuştur.

Her ne kadar küçük görünseler de, kilometrelerce çapa sahip olan kuyruklu yıldızlar, içerdikleri buzlarının tümünün buharlaşmasına fırsat olmadan Güneş’ten uzaklaşıp yeniden donarlar. İşte, kuyruklu yıldızları diğer asteroidlerden ayıran en önemli fark, ısrarla vurguladığımız bu donmuş gazların ısındıklarında yarattıkları kuyruğudur.

Görmeye alışık olduğumuz Dünya yakınındaki asteroidler, Güneş’e yakınlıkları nedeniyle bu buzlu yapılarını çoktan yitirmişlerdir ve bir kuyruklu yıldız gibi ışıldayamaz, göktaşı olarak ömürlerini sürdürürler.